Boşanma, Düğünde Takılan Takılar, Ziynet Alacakları: 

Tuzla- Avukat Ayça Tekingündüz 

Boşanma ve Boşanmanın Sonuçları  

Anadolu Yakası’nda, özellikle Tuzla bölgesinde faaliyet gösteren Avukat Ayça Tekingündüz, boşanma süreci ve boşanma davaları konusunda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktadır. 

Boşanma Nedir ve Sebepleri 

Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesidir. Boşanma sebepleri arasında anlaşmalı veya çekişmeli boşanma gibi durumlar bulunur. Anlaşmalı boşanma için tarafların anlaşması, çekişmeli boşanma içinse evlilik birliğinin devamını imkansız kılan nedenler gereklidir. 

Anlaşmalı Boşanma Davası ve Şartları 

  • Anlaşmalı boşanma davası, tarafların anlaşması üzerine yürütülen bir süreçtir. Bu süreçte taraflar, boşanma nedeni ve boşanmanın diğer önemli sonuçları konusunda anlaşır. Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için ; 
  • Evlilik en az 1 yıl sürmüş olmalıdır. 
  • Boşanmak için eşler ya birlikte mahkemeye başvurmuş olmalıdır ya da eşlerden birinin açtığı boşanma davasını diğer eş kabul etmelidir. 
  • Tarafların mahkeme huzurunda boşanma beyanlarını sunmuş olmaları gerekir. 

Çekişmeli Boşanma Sebepleri 

Çekişmeli boşanma durumunda ise tarafların anlaşamadığı veya anlaşma sağlayamadığı durumlar söz konusudur. Boşanma sebepleri arasında zina, hayata kast, pek kötü onur kırıcı davranış,terk, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme şiddetli geçimsizlik gibi faktörler yer alabilir. 

Zina Nedir? 

Zina, evlilik birliğinde sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesidir. Eşlerden birinin evlilik dışı ilişki yaşaması zina olarak değerlendirilebilir , Hangi durumlarda zina davası açılır? 

Zina nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, zina eyleminin varlığı gereklidir. Zina, eşlerden birinin eşinden başka birisiyle cinsel ilişkide bulunması demektir. Yani eğer evli bir kişi üçüncü bir kişi ile cinsel ilişkide bulunmuşsa, bu zinadır. 

Hayata Kast ve Pek Kötü Onur Kırıcı Davranış 

Hayata kast ve pek kötü onur kırıcı davranış, evlilik birliğinin devamını imkansız kılan ciddi durumları ifade eder.  Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı  bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. 

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme 

Türk Medeni Kanunu’nun Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme başlıklı 163. maddesi uyarınca; eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir. 

Terk Nedeniyle Boşanma 

Eşler, evlilikten doğan yükümlülüklerinden kaçmak için diğerini terk eder veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmezse,yada bir eş diğerini evi terke zorlarsa,ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.  ; ayrılık, en az 6 ay sürmüş ve sürmekteyse; hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, bu sebebe dayanarak boşanma davası açabilir. 

Şiddetli Geçimsizlik Nedir? 

TMK m.166’da düzenlenen evlilik birliğinin temelden sarsılması ya da halk arasında bilindiği ismiyle şiddetli geçimsizlik hali genel boşanma sebebidir. Buna göre eşlerden biri için evliliğe devam etmek çekilmez bir hal almışsa, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanma davası açılabilecektir. 

Çekişmeli Boşanma Davasında İspat ve Deliller 

Çekişmeli boşanma davasında ispat, belirli sebeplerin varlığını ortaya koymak için önemlidir. Deliller, tanıkların ifadeleri, yazılı kanıtlar, telefon kayıtları, fotoğraflar gibi çeşitli belgeleri içerebilir. 

Boşanma Davasında Velayet, Nafaka ve Mal Paylaşımı 

Çekişmeli boşanma davalarında çocukların velayeti, maddi ve manevi tazminat, nafaka (yoksulluk, iştirak), gibi konular ele alınır. 

Çocukların velayeti hususunda bir çok etmen göz önünde bulundurulur,çocuğun yaşı,bakımı,eğitimi,sosyal çevresi,anne va babayla kurduğu ilişkinin niteliği,çocuğun yaşayacağı ortam,çocuğun en yüksek menfaati gözetilerek,pedegog raporları değerlendirilerek hakimin takdirine göre belirlenir.   

Tarafların tazminat talepleri, mahkeme sürecinde detaylı olarak incelenir ve tarafların kusur durumuna göre karar verilir. 

Nafaka hususunda ise;Velayet belirlendikten sonra ,velayet sahibi olmayan kişi çocuk için tedbir ve devamında iştirak nafakası ödemekle yükümlü olur. 

Yoksulluk Nafakası ise:Ağır kusurlu eş,boşanma neticesinde yoksullaşan eşe tedbir ve devamında yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü olur. 

Mal paylaşımı davası ise boşanma davasının kesinleşmesinden sonra yürütülen tarafların evlilik birliği içinde edindikleri malların paylaşımını içeren ayrı bir davadır. 

Boşanma Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme 

Türk Medeni Kanunu’nun 168. Maddesindeki ifadede “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” Şeklinde  yetkili mahkeme belirlenmiştir. 

Görevli Mahkeme ise Aile Mahkemeleridir,Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleridir. 

Boşanma, Düğünde Takılan Takılar, Ziynet Alacakları: 

Tuzla-Avukat Ayça Tekingündüz 

Boşanma, Düğünde Takılan Takılar, Ziynet Alacakları: 

Anadolu Yakası’nda, özellikle Tuzla bölgesinde faaliyet gösteren Avukat Arabulucu Ayça Tekingündüz, aile hukuku ve boşanma davalarında,boşanma sonucu mal paylaşımı ve ziynet alacaklarıyla ilgili konularda avukatlık hizmeti vermektedir. 

Ziynet alacağı nedir? 

Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılan; insanlar tarafından takılan “süs eşyası” olarak tanımlanmaktadır.  Evlilik sebebiyle gelin ve damada hediye olarak verilen düğün takıları kişisel mal olup tanımı Türk Medeni Kanunu’nun 220’nci maddesinde yapılmıştır.  

TMK-220 / Kişisel mallar  

“Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır: 

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 
  1. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği mal varlığı değerleri, 
  1. Manevi tazminat alacakları, 
  1. Kişisel mallar yerine geçen değerler.” 

Ziynet Alacağı ve Hukuki Boyutu 

Ziynet alacağı, evlilik ya da nişan gibi durumlarda gelin ya da damada hediye edilen ziynet eşyalarının bedelini ifade eder. Bu alacak, evlilik sonrasında ödenmesi gereken bir borçtur ve hukuki bir öneme sahiptir. 

Ziynet Alacağında Dava ve Zamanaşımı Süresi 

Ziynetlerin aynen iadesi bir istihkak davası olduğundan zamanaşımına tabi değildir,ancak ziynet alacağının bedelinin tahsili  dava zamanaşımına tabi olup,boşanma davasının kesinleşemesinden itibaren  10 yıldır 

Ziynet Alacağının İspatı ve Mahkeme Süreci 

Ziynet alacağının ispatında, özellikle düğün CD’sinden ya da fotoğraflardan yararlanılabilir. Bu belgeler, ziynet eşyalarının varlığını ve takılma durumunu göstermede önemli deliller olabilir.Kuyumcu bilirkişi marifetiyle sunulan fotoğraflar ve düğün cd’si incelenerek alacak hesaplanır. 

Görevli ve Yetkili Mahkeme  

Ziynet eşyalarının iadesi davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesi olup yetkili mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenlenen genel yetkili mahkeme olan ,davalı gerçek veya tüzel kişinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. 

Yargıtay’ın son içtihadına göre (HGK-K.2020/240), düğün takılarının kime ait olacağına ilişkin kurallar şu şekildedir: 

1-) Kadına Takılan Takılar: Kadına takılan her türlü ziynet eşyası (çeyrek/yarım/tam altın, bilezik, kolye, bileklik, takı seti vs.) ve para gibi ekonomik değerler kadına aittir. 

2-) Erkeğe Takılan Takılar: Erkeğe takılan ziynet eşyasından kadına özgü olanlar (örn, bilezik, kolye, küpe vs.) erkeğe takılsa bile kadına ait olacaktır. Erkeğe takılan çeyrek, yarım, tam altın gibi takılar ve paralar ise “kadına özgü” olmadıklarından erkeğe ait olacaklardır. Kural olarak erkeğe takılan her türlü takıdan kadına özgü nitelikte olmayanlar, erkeğe ait olacaktır. Erkeğe takılan ziynet eşyaları kadına özgü nitelikte olsa bile (Örneğin, bilezik, kolye, küpe vb.) erkek eş, kadına özgü ziynet eşyalarının kadına ait olduğu konusunda “yerel adet olmadığını” ispatlarsa kadına özgü olan ziynet eşyaları da erkeğe verilir. Yani “kadına özgü” ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından “hangi eşe takılmış olursa olsun” “kadın eşe” bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (Y8HD-K.2020/5388). Takılan ziynet eşyası erkek ve kadın tarafından kullanılabilen bir şey ise bu şey münhasıran kadına ait olmadığından erkeğe ait olacaktır. 

İş Dünyasında Tuzla’nın Yeri ,Hukukun ve Arabuluculuğun Önemi

Tuzla-Avukat Arabulucu Ayça Tekingündüz 

İstanbul’un canlı ve dinamik iş dünyası, Anadolu Yakası’nın göz alıcı bölgelerinden biri olan Tuzla’da da önemli bir yer işgal ediyor. Bu bölge, tersanelerden fabrikalara, işçi-işveren ilişkilerinden hukuki süreçlere kadar çeşitli iş alanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Avukat Arabulucu Ayça Tekingündüz Tuzlada bulunan işçilere ve işverenlere ihtiyaçları ölçüsünde hukuki danışmanlık,avukatlık ve arabuluculuk hizmeti sunmaktadır. 

Tuzla, denizcilik ve tersane sektörünün kalbinde bulunmasıyla bilinir. Buradaki tersaneler, işçi-işveren ilişkilerinin yanı sıra uluslararası hukukun da karmaşıklığını barındırır. İşletmeler, bu alanda çalışırken sık sık hukuki danışmanlık alır ve Anadolu Yakası’nın iş dünyasına hakim olan avukatlar,arabulucular bu süreçte önemli bir rehberlik sunarlar. 

Anadolu Yakası, fabrikaları ve endüstriyel faaliyetleriyle bilinirken, iş dünyasının bu bölgesinde faaliyet gösteren iş insanları, işçi hakları ve işveren yükümlülükleri gibi konularda dikkatli olmalıdır. Hukukun işleyişi, Tuzla’daki ve Anadolu Yakası’nın genelindeki işletmelerin sağlıklı bir biçimde faaliyet göstermesini sağlar. 

Tuzla ve Anadolu Yakası, iş dünyası için sadece bir mekan değil, aynı zamanda hukuki süreçlerin yoğun yaşandığı bölgelerdir. Bu bölgelerde iş insanları,Arabuluculuk gibi alternatif çözüm yöntemleri de iş dünyasında giderek daha fazla tercih etmektedir. Tuzla’nın iş dünyasındaki avukatlar ve arabulucular, sadece hukuki bilgi ve deneyim sunmakla kalmaz, aynı zamanda bu karmaşık ortamda iş insanlarının ihtiyaçlarına yönelik özel çözümler üretirler. Endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu bu bölgede, hukuki çerçeve işletmelerin istikrarını sağlamak adına hayati önem taşır. 

Sonuç olarak, Tuzla ve Anadolu Yakası, iş dünyasının hukuki açıdan karmaşık ve zorluğunu barındıran ancak aynı zamanda büyük fırsatlar sunan bölgelerdir. İş insanları, bu dinamik alanlarda güçlü bir hukuki temel üzerine inşa edilmiş iş stratejileri geliştirerek başarıyı yakalayabilirler. 

 İş Hukukunda Arabuluculuk ,İşçi-İşveren Hakları ve Adaletin Yeri 

Tuzla- Arabulucu Ayça Tekingündüz 

 

İş yaşamı, Anadolu Yakası’nda özellikle Tuzla bölgesindeki dinamizmiyle her geçen gün daha da önem kazanıyor. İş hukuku konularında uzmanlaşmış olan Av.Arb.Ayça Tekingündüz, adaletin sağlanmasını ve dengenin korunmasını, iş hayatının sürdürülebilirliği için çalışanlar ve işveren arasında denge sağlama misyonunu üstleniyor. 

İhtiyari Arabuluculuk ve İşçinin ve İşverenin Hakları 

İş hukuku, birçok konuyu içinde barındırır. Özellikle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, yıllık ücretli izinler ve maaş alacağı gibi konular, işçi ve işveren arasında anlaşmazlıklara,uyuşmazlığa yol açabilir,arabulucu bu gibi durumlarda tarafları bir araya getirerek adil bir uzlaşma sağlamayı amaçlıyor. 

İşe İade ve İşe İade Tazminatı 

İş Akdinin sonlanması neticesinde  işe iade talepleri ve işe iade tazminatı süreçleri gündeme gelebilir. Bu noktada arabulucunun görevi,işçi ve işveren arasında adil bir denge kurarak tarafların haklarını korumayı hedeflemektir. 

Çalışma Süreleri ve Ücretler 

Haftalık çalışma saatleri, resmi tatil ücretleri, ulusal ve dini bayramlarda ödenmesi gereken ücretler ve AGİ gibi konular iş hukukunun temel unsurları arasındadır. Arabulucu  bu konularda da tarafları bir araya getirerek adil bir çözüm bulmaya hedefler. 

Borçlar Hukuku(Kira Sözleşmesinde Kaynaklanan) İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davaları: 

Tuzla- Avukat Arabulucu Ayça Tekingündüz 

Borçlar Hukuku(Kira Sözleşmesinde Kaynaklanan) İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davaları: 

Anadolu Yakası’nda, özellikle Tuzla’da faaliyet gösteren Avukat Arabulucu Ayça Tekingündüz, kira hukukunda kiracı ve ev sahibi arasında ortaya çıkan ihtiyaç nedeniyle tahliye davalarında avukatlık ve arabuluculuk hizmeti vermektedir. 

İhtiyaç nedeniyle tahliye davasında gerekli olan şartlar, TBK 350 hükmünde açıklanmaktadır. İlgili hüküm, şu şekildedir: 

“Kiraya veren, kira sözleşmesini; Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa….belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.“denilmektedir. 

TBK 350 hükmünde belirtilen kişiler dışındaki bir kimsenin ihtiyacı nedeniyle, tahliye davası açılamayacaktır. 

İlgili kişiler, aşağıda verilen listede ifade edilmiştir. 

  • Ev Sahibinin kendisi, 
  • Eşi, 
  • Altsoyu (çocuk ve torunları), 
  • Üstsoyu (anne babası ve onların anne babaları), 
  • Kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler (kardeşler) için gündem olacak ihtiyaçlar, ihtiyaç nedeniyle tahliye talep edebilir. 

İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Süresi ve Konut İhtiyacı: 

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası açma süresi, belirli kurallara göre işler. Konut ihtiyacının varlığı durumunda, bu ihtiyacın belirtilmesi ve gereken bildirimlerin(ihtarların) zamanında yapılması önemlidir.  

Belirli süreli kira sözleşmelerinde, sürenin sona ermesiyle birlikte kiracıya tahliye davası açılabilir. 

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise her 6 ay bir kira dönemi sayılır. İhtiyaç söz konusu olduğunda, 6 aylık kira döneminin bitiminden en az 3 ay önce kiracıya bildirimde bulunularak tahliye tarihi verilmelidir. Belirlenen bu tarihten itibaren 1 ay içerisinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabilir.Ancak 7445 sayılı Kanun ile birlikte, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren söz konusu olacak tahliye davaları için zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir,bu davanın açılmasından önce Arabulucuya başvurulması zorunlu dava şartıdır,arabulucuya başvurulmaması durumunda açılan dava dava şartı yokluğundan reddedilir. 

Farklı İhtiyaç Türleri ve Tahliye Sebepleri: 

Ev sahibinin sağlık durumu,ev sahibinin kiralanan evde kendisinin oturmak istemesi, ev sahibinin kendisinin ve yukarıda sayılan ilgili kişilerin evlenme planları, kiralanmış evin iş yerine veya çocukların okuluna yakınlığı gibi durumlar ihtiyaç sebepleri olarak kabul edilebilir. Ayrıca, evin daha emniyetli olması, ekonomik olması, yurt dışında bulunan ev sahibinin ihtiyacı veya kanuni yükümlülüklerden kaynaklanan konut ihtiyaçları da bu kapsamda değerlendirilebilir. 

Sonuç: 

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası içinde bir çok farklı süreci barındırmaktadır,bu sebeple her bir aşamanın ve sürelerin titizlikle ele alınması takip edilmesi önem arz etmektedir.Bu süreçte konuyla ilgili uzman bir avukatın hukuki desteğinin alınması sürecin daha sağlıklı yürütülmesi ve başarıyla sonuçlandırılması açısından önem kazanmaktadır. 

 

Ticaret Hukukunda Arabuluculuk

Tuzla- Arabulucu Ayça Tekingündüz 

Ticaret Hukukunda Arabuluculuk:

Ticaret dünyası, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, özellikle de Tuzla’da büyük bir canlılık ve dinamizm taşıyor. Bu yoğunluk içerisinde, işletmeler ve şirketler arasında yaşanan uyuşmazlıkların çözümünde ,bir ticari işten kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde ,uzmanlık gerektiren bu alanda Arabulucu Ayça Tekingündüz tarafların adil bir anlaşma kurmasında önemli bir rol üstleniyor.  

Uyuşmazlık Konuları: 

1-Ticari uyuşmazlıklar, çek, bono gibi kıymetli evraklardan, taşıma işlerinden, gemi ticaretinden, sigortacılıktan, bankacılıktan, ödünç işlerinden, rekabetten ve fikri mülkiyetten kaynaklanabilir. 

2-İtirazın İptali ve Kaldırılması ile Menfi Tespit Davaları 

Ticaret hukuku çerçevesinde, itirazın iptali davaları ve itirazın kaldırılması gibi süreçler sıkça karşılaşılabilen konular arasında yer alır. Menfi tespit davaları da ticari ilişkilerdeki sorunların çözümü için önemli bir adımdır.  

3-Sorumluluk Sigortası Tazminat Talepleri  

 

İşe İade Davası

İşe iade davası,  İş Kanunu kapsamında işçinin haklarından biridir. 4857 Sayılı İş Kanunu m. 20’ye göre: “İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır

Arabuluculuk süreci; davanın mahkemeye taşınmadan önce taraflara bir çözüm bulma şansı sunar.Sürecin anlaşmayla sonuçlanması durumunda;anlaşma şartlarını taraflar hür iradeleriyle belirleyebilirler.Sürecin anlaşmama şeklinde sonuçlanması halinde ise ,son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde işçi dava açmak zorundadır ve bu süre hak düşürücü süredir. 

İşe İade Davası Şartları;İş Kanunu’na veya Basın İş Kanunu’na tabi olmak,İşyerinde 30 veya daha fazla işçi çalıştırmak,İşçinin 6 ay kıdeminin dolmadan işe iade davası açamaması,İş sözleşmesinin belirsiz süreli olması,İş sözleşmesinin işveren tarafından geçerli bir neden olmaksızın feshedilmesi,İşveren Vekili veya yardımcısı olunmaması,Arabuluculuk yolunun tüketilmiş olması gerekir. 

Vekili veya yardımcısı olunmaması,Arabuluculuk yolunun tüketilmiş olması gerekir. 

İşe İade Davasının Sonuçları;İşe iade davası sonuçları davanın kazanılıp kaybedilmesine göre değişecektir. İşe iade davası işçi tarafından kazanılırsa işverenin işçiyi tekrar işe başlatma yükümlülüğü doğar. İşçinin iş sözleşmesinin geçersiz bir nedenle feshedildiğinde hükmedilirse,işçi 10 gün içinde işverene işe başlatması için başvuruda bulunmak zorundadır, işveren işçiyi 1 ay içinde tekrar işe başlatmakla yükümlü olacaktır. İşveren ,İşçinin başvurusu üzerine bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Mahkeme İş akdinin feshinin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. Bunun yanı sıra ,işe iade davası sonucunda işçinin çalıştırılmadığı süre kadar işçiye maaşı ödenir. Ancak bu sürenin üst sınırı 4 aydır. 

İşe İade davası uzmanlık gerektirdiğinden,sürelerin  hak düşürücü süreler olması ve takibi gerektiğinden  sürecin bir Avukatla yürütülmesi taraflara fayda sağlayacaktır. 

Boşanma Davaları

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri 161 ile 166. maddeler aralığında düzenlenmiştir. Medeni Kanun’un 161 ile 165. maddeleri aralığında düzenlenen; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı özel boşanma sebeplerini oluşturmakta olup, sınırlı sayıdadırlar. Bununla birlikte; evlilik birliğinin sarsılması (TMK madde 166/1-2), eşlerin anlaşması (TMK madde 166/3) ve fiili ayrılık (TMK madde 166/4) ise genel boşanma nedenlerini oluşturmaktadır. 

Boşanma Davası Türleri Nelerdir? 

Anlaşmalı Boşanma  Davası: Her iki tarafın kendi özgür iradeleriyle,evlilik birliğinden doğan velayet,mal paylaşımı,nafaka,tazminat,kişisel eşyalar,ziynet alacağı,mal paylaşımı gibi hususlarda anlaşmaları neticesinde düzenledikleri protokolün hakimin onayıyla sonuçlanan bir dava türüdür. 

Çekişmeli Boşanma Davaları:

1-Genel Boşanma Boşanma – Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Açılan Boşanma Davaları: Tarafların evlilik birliği içinde yaşadığı anlaşmazlıkların,çatışmaların evliliğin devamını  çekilmez kılması nedeniyle açtıkları boşanma davasıdır.  

2-Özel Boşanma Davaları : Evi Terk sebebiyle açılan boşanma davaları ,Taraflardan birinin Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davaları, Zina sebebiyle açılan boşanma davaları, Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış sebebiyle açılan boşanma davaları, Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme sebebiyle açılan boşanma davaları şeklindedir. 

Medeni Kanun’da sınırlı sayıda sayılan özel boşanma sebeplerine dayanan boşanma davaları 5 maddede toplanmaktadır. 

1-) Zina 

 Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesinde düzenlenmiştir. 

“Madde 161: Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. 

 Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. 

 Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” Denilmektedir. 

2-)Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış 

Türk Medeni Kanunu’nun 162. Maddesinde düzenlenmiştir. 

“Madde 162 – Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. 

 Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. 

 Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” Denilmektedir. 

3-) Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme 

Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesinde düzenlenmiştir. 

“Madde 163 – Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”Denilmektedir. 

4-) Terk 

 Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde düzenlenmiştir. 

“Madde 164 – Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. 

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.” 

5-)Akıl Hastalığı 

 Türk Medeni Kanunu’nun 165. Maddesinde düzenlenmiştir. 

“Madde 165 – Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”denilmektedir. 

Boşanma davaları tarafların maddi manevi yıprandıkları,boşanmanın doğurduğu üzüntü ve stresin yoğun olduğu bir süreç olduğundan ve özel uzmanlık gerektirdiğinden bu tür davalarda bir avukattan hukuki destek ve yardım almak,kişilerin bu süreci daha konforlu ve rahat atlatmaları ve davada istedikleri sonuca ulaşma bakımından faydalı olacaktır. 

2023'te Hukuk Dünyasında Yenilikçi Gelişmeler ve Değişen Paradigmalar

Günümüzde hukuk, sadece yasal konuları ele almakla kalmayıp aynı zamanda teknoloji, çevre, sosyal adalet, veri gizliliği ve eğitim gibi geniş bir yelpazede önemli meseleleri de içine alan dinamik bir alan haline gelmiştir. 2023 yılı, hukuk dünyasında kayda değer gelişmeler ve değişen paradigmaların izini sürdüğümüz bir dönemi temsil ediyor. Bu yıl, hukuk pratiğini etkileyen bir dizi önemli faktörü keşfetmek ve hukuk dünyasının geleceğine dair bir perspektif sunmak istiyoruz.

Teknolojinin rolü, hukuk pratiğini kökten değiştiren bir etki yaratmış durumda. Dijitalleşme, yapay zeka teknolojileri ve akıllı sözleşmeler gibi inovatif araçlar, hukukçulara iş süreçlerini optimize etme ve daha etkili hizmet sunma konusunda yeni imkanlar sağlamaktadır. Bu teknolojik gelişmeler, hukuk dünyasının nasıl evrildiği ve gelecekteki trendlere nasıl adapte olduğu konusunda önemli bir ışık tutuyor.

Sosyal ve çevresel adalet, hukukun sadece bireyler arasındaki anlaşmazlıkları değil, aynı zamanda küresel konulardaki sorunları da ele aldığı bir dönemi simgeliyor. İklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve insan hakları gibi konular, hukukçuların toplumsal sorumluluklarını artırarak, adaleti sağlamaya yönelik çözümler aramalarına neden olmaktadır.

Veri koruma ve gizliliği konusu, dijitalleşmenin artmasıyla birlikte büyük bir önem kazanmış durumda. GDPR ve benzeri düzenlemeler, hukuk firmalarını ve şirketlerini müşteri verilerini korumaya yönelik daha etkili stratejiler geliştirmeye yönlendiriyor. Bu bağlamda, güncel gelişmeler ve yeni düzenlemeler konusunda hukukçuların bilgi sahibi olmaları kritik bir hal almıştır.

Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, geleneksel mahkeme süreçlerinin yanı sıra arabuluculuk, tahkim ve çeşitli alternatif yöntemlerin giderek daha fazla tercih edilmesine yol açıyor. Bu yöntemler, hukuki süreçleri hızlandırarak ve maliyetleri azaltarak, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları daha etkili bir şekilde çözmeye yardımcı oluyor.

Son olarak, hukuk eğitimi ve mesleki gelişim, teknolojik ve sektörel gelişmelere ayak uydurarak, geleceğin hukuk profesyonellerini yetiştirmeye odaklanmış durumda. Hukuk eğitimi, öğrencilere dijital hukuk, yapay zeka kullanımı, etik sorunlar ve çeşitlilik gibi konularda güçlü bir temel sağlamaya yönelik olarak evrim geçiriyor. Ayrıca, sürekli mesleki gelişim programları, hukukçuların hızla değişen hukuki peyzajda rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı oluyor.

Bu bağlamda, 2023 yılında hukuk dünyasında gerçekleşen bu önemli gelişmeler, hukukçuların, öğrencilerin ve sektörde yer alan diğer ilgili kişilerin bu değişimlere adapte olmalarını ve gelecekteki zorluklarla başa çıkmalarını sağlamak adına önemli bir rehber niteliği taşımaktadır.